Saadet Partisi Mardin Milletvekili Adayı Ahmet Özal ile seçim çalışmalarını ve sıcak gündemi konuştuk. Mardin’de vatandaşların büyük ilgisiyle karşılaştığını belirten Özal, “Doğruları anlatmayı vicdani bir sorumluluk olarak gördüğüm için sahaya indim” dedi.
“Aldatıldık deme lüksleri yok”
Saadet Partisi’nin baraj sorunu olmadığını belirten Özal, “Türkiye’de toplam sağ seçmenin oyları yüzde 68-70 arası. AKP oyları 36-38 bandında. MHP 15-17 bandında. Geriye kalan yüzde 14-15’lik oy da Saadet Partisi’ne gelir. Dolayıyla Saadet Partisi’nin baraj sorunu yoktur” değerlendirmesinde bulundu. Toplumsal yapının son yıllarda büyük yara aldığını ifade eden Özal, “Çalıyorlar ama iş yapıyorlar, söylemi toplumun değerlerine ne kadar yabancılaştığını gösteriyor. Eğer bir Müslüman bunu diyebiliyorsa o da bu günahın bir parçası haline geliyor” şeklinde konuştu. “Bir hükümetin aldatıldık deme lüksü yoktur.” diyen Özal, “Aldatıldık demekle bu işi yapamadığını, hükümet olamadığını deklare ediyorsun” ifadelerini kullandı.
Saadet partisi’nden mardin milletvekili adayı olmanız seçmede büyük bir heyecan uyandırdı. Uzun yıllar sonra sizi aday olmaya iten etken neydi?
Herkes bana neden Sadet Partisi, neden şimdi diye soruyor. Bakın ben uzun yıllar Meclis’te Malatya bağımsız milletvekili olarak görev yaptım, Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde Başbakanlık’ta rahmetli babam Turgut Özal ile birlikteydim, dolayısıyla ben makam mevki peşinde değilim. Türkiye’nin bugününü ve geleceğini iyi görmüyorum. Doğruları anlatmayı vicdani bir sorumluluk olarak gördüğüm için sahaya indim. Eğer sahaya inmeyip bir köşede bütün olup bitene seyirci kalsaydım vicdanım rahat etmezdi.
Aylardır Mardin’de seçmenlerinizin arasındasınız. Yoğun bir tempoda seçim çalışması yürütüyorsunuz? Mardinlilerin size yaklaşımı nasıl?
Rahmetli babam Mardin’de ortaokulu okumuş. Babaannem Mardin’de ilkokul öğretmenliği yapmış. Özal ailesinin Mardin’de ayrı bir yeri var. Hatta babamın arkadaşlarını bulup dualarını aldım. Köy köy, ilçe ilçe gezdim. Kimle konuşsam hangi kapıyı çalsam insanlar boynuma sarılıyor. İnsanlar çok dertli. Özellikle su ve elektrik vatandaşın başlıca sorunu. Normalde Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) 1999’da bitecekti. Ama bitirmediler.1993’ten sonra tek bir çivi çakmadılar. Şu an bölgede su yok. Vatandaş yerin 300-400 metre altından su çıkarmaya çalışıyor. 7 bin kaçak su kuyusu açılmış. İnsanlar perişan ama neden?
Yetkililer işlerini yapmadığı için. Eğer oradaki vatandaş kaçak elektrik kullanıyorsa bu devletin kabahati. Neden GAP bitirilmedi? Elektrik özelleşince firmalar vatandaştan verin para trafo yapalım verin para şunu yapalım diye para istiyor. İnsanların parası yok ki nereden verecek, istenen onca şeyi. Günde 6-7 saat elektriği kesilen yerler var. Bu yaşananlar halkı devletten soğutuyor. AKP Mardin’de büyük bir hezimet yaşayacak.
Eskiden bankalar kredi vermek için en az üç kefil isterlerdi şimdi cep telefonundan kredi dağıtıyorlar
Siz aynı zamanda ekonomistsiniz, yurt dışında önemli görevlerde bulundunuz. Ekonomik gidişatı nasıl görüyorsunuz?
Ben yurt dışında 18 sene kaldım. IMF’de çalıştım. IMF AB masasında beş ülkeye bakıyordum. Bu ülkelerin ekonomileri bana bağlıydı. Londra ve Frankfurt’ta uluslararası bankacılık yaptım. Türkiye’de çok fazla bilinmez ama ben ABD’de öğretim görevlisi olarakta çalıştım. Babamın yaptığı ekonomik reformların hepsinin içindeydim. Bakın eskiden bankalar kredi vermek için en az üç kefil isterlerdi. Şimdi cep telefonundan kredi dağıtıyorlar. İnsanları krediye ve borcu mahkum edip, modern köle haline getiriyorlar. Son 6 senedir sanayi yok, üretim yok, varsa yoksa inşaat. Neyin istikrarı bu. AKP’ye oy veren kardeşlerimiz AKP’ye yaptıkları hatalar için bir ikaz fişeği çaksınlar bu seçimde. Madem Erdoğan’ı çok seviyorlar, ona bu seçimlerde yapılacak en büyük iyilik oy vermeyerek onu ikaz etmeleridir. Eğer ikaz etmezlerse Türkiye büyük sıkıntı yaşar.
Alaturka Bir Başkanlık Sistemi Olmaz
Sayın cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlık sistemini sıkça dillendirdi. Siz neler düşünüyorsunuz başkanlık sistemi hakkında.
Türkiye Sayın Erdoğan’ın istediği gibi bir başkanlık sistemine geçerse, geri dönüşü olmayan bir yola girer. Erdoğan’ın tarif ettiği Türk tipi bir başkanlık sisteminin dünyada eşi benzeri yok zaten. Başkanlık sistemi uluslararası normlara göre yapılır. Alaturka bir başkanlık sistemi olmaz.
Toplanan Vergilerin Yüzde 93’ü Batı’daki 18 İlden, Geriye Kalan Yüzde 7’si İse 63 İlden Bu geri dönüşü olmayan yolu biraz açar mısınız?
Eğer Türkiye 7-8 bölgeye ayrılırsa, bunun ikinci aşaması bağımsız devletlerdir. En yakın örnek Irak Kürdistan Bölgesi. Barzani yönetimi, merkezi Irak yönetiminden ayrılmak istiyor. Çünkü petrol zengini. Zengin bölgeler ayrılmak ister. İtalya’da zengin kuzey, güneyden ayrılmak istiyor. Belçika’da zengin Flamanlar Valonlardan ayrılmak istiyor. İspanya’nın iki zengin özerk bölgeleri Katalanlar ve Basklar İspanya’dan ayrılmak istiyorlar. Eğer Türkiye özerk bölgelere ayrılırsa AB gelecek diyecek ki, Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerine gelin sizi AB’ye alalım ve alacaklar, bir kurşun atamadan kendi içine dahil edecekler. Böyle bir durumda Orta Anadolu, Karadeniz ve Doğu bölgeleri perişan olur. Türkiye’de toplam verginin yüzde 93’ü Batı’daki 18 il den geliyor. Geriye kalan toplam yüzde 7’si ise 63 ilden. Uçurumu görüyor musunuz. Batı’yı diğer bölgelerden ayırırsınız diğer bölgelerin hali ne olur?
Batı İllerine Vizeyle Girerler Siz böyle bir durumda nasıl bir tablo görüyorsunuz?
Böyle bir durumda ne olacak? Diğer iller batı illerine vize ile girmek zorunda kalacak. İzmir’e, Erzurum’dan Çankırı’dan Diyarbakır’dan gelecek vatandaş pasaport ile vize almak zorunda kalacak. Bu diğer illerimizin çöküşüne neden olur. Batı’da yaşayan Kürt kökenli vatandaşlarımız rahat edeceklerini düşünmesinler. Onlara da mahalle baskısı uygulanacak, sizin yüzünüzden bölündük ayrıldık diye, bu sefer doğulu vatandaşların marketinden manavından alış veriş yapılmayacak, geldiğiniz yere dönün baskısı yapılacak. Bu rahatsızlık çatışmaya dönüşecek. İstanbul’da 3,5 milyon Kürt yaşıyor. Kürtlerin yüzde 65’i Batı’da yaşıyor.
Kürt Vatandaşlarımızı Güney’e Sürecekler
Sözde ermeni soykırım yasasının başta ab ülkeleri olmak üzere diğer ülkelerin parlamentolarından geçmesi sizce bir tesadüf mü? Sizin bu tesbitleriniz neresinde duruyor
Filmin koptuğu yerde zaten Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi. Bakın son yıllarda Batı ülkelerinde hatta Vatikan’da sözde Ermeni Soykırımı’nı tanıdı. Tanımayan ülke neredeyse kalmadı gibi. Bu tasarıların bir bir kabul edilmesi tesadüf değil. Ermenilerin arkasında Rusya, ABD ve AB var. Ermeni lobisi tüm dünyada etkin bir faaliyet yürütüyor. Batı’nın ayrılması durumunda Doğu zaten biçare kalacak. Kürt vatandaşlarımızı Güney’e sürecekler. Zaten burası bizim toprağımızdı diyerek Van, Erzurum ve Ağrı’yı alacaklar. Ermenistan haritasında zaten bu yerleri kendilerine ait gösteriyorlar. Uluslararası toplumda buna onay verecek, kabul edilen tasarılarla bunun alt yapısı hazırlanıyor. Buna ister BOP de ister GOP de ne dersen de görünen köy kılavuz istemez. Özal zamanında Türkiye, dünya ekonomileri arasında 16.sıradaydı şimdi 19’a doğru gidiyor. Erbakan ve Özal döneminde Türkiye’de işsizlik yüzde 6.5’ti şimdi yüzde 20’lerde. Belli bir süre sonra zaten bizi G20’den de çıkartacaklar. Ekonomik çöküntüyle de bu bu gelişmeleri hızlandıracaklar.
Hükümetin dış politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Suriye’de Esad’ı devirmek için türlü oyunlar oynandı. Ama Esad hala devrilmedi. Esad’ın arkasında yüzyıllardır sıcak denizlere inme düşü kuran Rusya var. Çin var. İran var. Bunu göremeyen bir dışişleri bakanı olur mu? İşte Libya. NATO’nun ne işi var Libya da dediler. NATO’nun komuta üssünü İzmir’e kurdurdular. Benim Kerkük’te çok sayıda dostum var, hala sık sık görüşürüz. IŞİD’in saldırılarından dolayı Kerkük’ten kaçan Türkmenleri Türkiye yalnız bıraktı. Nedeni Şii oldukları için. Allah’tan reva mıdır bu.
Güvensizlik Süreci Bitirdi Çözüm süreci’nin geleceği var mı?
Çözüm süreci 4 yıldır devam ediyor. Fakat samimiyet yok. İktidar masaya otuyor diyor ki sana bunu vereceğim sen de karşılığında bana bunu ver. En temel insan hakları pazarlık konusu olmaz. Zaten bu süreci iyi yönetemediler. Şimdi güven bunalımı yaşanıyor. Ama bana kalırsa ortada var olan güvensizlik süreci bitirdi.
Seçim türkiye’ye pansuman olur mu?
Türkiye’ye bir milli mutabakat hükümeti lazım. Toplumda var olan bu kutuplaşmanın sona ermesi için. Hukukun yeniden rayına oturtulması, temel insan haklarına uygun seçim düzenlemelerinin yapılması örneğin seçim barajının kaldırılması gibi. Aksi durumda bu seçimde Türkiye’ye çözüm gelmez, problemler artar. HDP barajı geçemezse AİHM’ye başvuracak. HDP barajı geçerse koalisyon gözüküyor. Peki AKP ile kim koalisyon kurar. AKP ile koalisyon kurmak AKP’nin günahlarını sahipleniyorum demektir. Türkiye bir hükümet krizi yaşayabilir. Hükümet kurulsa bile erken seçim gündeme gelebilir.
Milli Gazete / Gökçen Göksal
