Mustafa Everdi: Üç Silahşör!!

10 mins read
Mustafa Everdi: Üç Silahşör!!

Mustafa Everdi: Üç Silahşör!!

Mustafa Everdi: Üç Silahşör!!

Ben Ethos, Pathos, Logos’u üç silahşörler sanıyordum. Sizi bilemem. Bu cehaletim cesur eyledi beni. Yakından eğilmek istedim, Ethos, Pathos, Logos’a.

Digital alanda beni yüz yüze görmüyorsunuz. Kitaptan mı okuyorum yoksa irticalen mi konuşuyorum, bilemezsiniz. Fotoğrafım kaç kere fotoşoplandı, orası burası düzeltildi emin değilsiniz. Hakkımda belki olumlu bir izlenim ediniyorsunuz. Gerçek hayatta karşılaşınca binlerce kızın âşık olduğu Kadir Çöpdemir karşınızda. Daha elifi görsem mertek sanıyorum, siz beni her kitap ve konuda konuşabilen allame belliyorsunuz.

Gerçek hayattaki kimliğimden ve benliğimden farklı ikinci bir “Ben” yaratmışım sosyal medyalarda. İşte bu ikinci yaratılmış bene “digi-ben” deniliyor. Gerçek hayatta bana elini veren kolunu kurtaramaz. Burada arkadaşlıktan çıkarır veya engellerseniz ebediyen kurtuluyorsunuz can sıkıcı arkadaşlıktan.

Gerçek hayatta bu mümkün mü? Değil tabii ki. O nedenle sosyal medya kendimizden çıkardığımız yeni bir ben.

ETHOS

Hep ayet hadis paylaşanı cumayı kandili kutlayanı dindar sandığım gibi.

İnsanın bir yeteneği ve uzmanlığı varsa soru sorunca verdiği cevaptan anlaşılabilir. Doktorsa tıpla ilgili, hukukçu ise hukuki soru(n)lara cevap verir. Karşısındakini ikna edecek bir şekilde. Gerçi şimdi doktora “böğrüm ağrıyor” diyorum, o dahiliyecinin alanı diyor. Profesöre retorik nedir diye soruyorum o kelamcıların, felsefecilerin alanı diyor. Sizin alanınız ne, ona göre sorayım? Ben sosyoloğum diyor. Peki digitalde üretilen yeni kimlikler yani “ –digi-ben” neden sosyolojik araştırmalara konu olmuyor, diyorum. O alan smilakr/smilasyon çalışan Baudrillard’cıların alanı cevabını alıyorum.

Şimdi iyi bir sosyolog mu yoksa felsefeci mi aydınlatır beni? Bu ethos, pathos, logos konusunda.

Şimdi sosyal medyada herkes yeni bir “digi-ben” inşa edebilirse işte ethos odur. Yani yazılımcı, bilgisayar uzmanı olmadan sanalda kendisine bir kimlik ve insanlara takdim edebileceği bir ben inşa edebilen herlkes. Ethos uzmanlık, yetkinlik, yetenek ya da meslek istemeden sahip olduğumuz bilgi ve buradan herkesin algıladığı imgesi. Burada ağzı olan konuşuyor ve paylaşımlar yapıyor. İşte “digi-ben”in dinlenilen konuşma yapabilen hatipliği ve insanları anlamadaki yeteneği ile ahlakıdır. Yani burada kendi resimlerini paylaşanlar, bizim güzelliğine inandığımıza güveniyor demektir.

Benim profil resmimi sanatçı bir Alman çekmişti. Güzel baktığı için aslında dış yüzümü değil ruhumu görmüş. (Danke güzel insan, Alman Helmuth Shon.)

Başka ele gelmez resmim yok ben de sürekli bununla görünüyorum. İşte sizin bana güveneceğinize dair beklentim ethos oluyor. Sizi ikna ettiğime dair olan güven. Bir gerçek hayatta olan ben varım, bir de burada bıraktığım izlenimle ben. O zaman iki ethos var, diyenler de haklı olabilir. Gerçek hayatta kör, kekeme, sağır kara çarpık ben. Burada yakışıklı, entel, hatip, sizleri yazdıkları ya da paylaştıkları ile kendine hayran bırakan ben. Sor soruyu, her soruya ve soruna cevap var ben de, boş değil müdürüm diyen ben.

PATHOS

Burada ben varsam, karşıda, muhatap olarak siz varsınız. Soruların ve beklentilerin kaynağı. Sizi hayata bağlayan tutku. Benim gibi insanları takip ederek sorularına cevap bulacağına dair o inanç. Korkudan, umuttan, nefretten, sevgiden, umutsuzluktan, kıskançlıktan ve daha bir yığın başka nedenlerden kaynaklanan o arayış bir cevaptır aslında.

Ben buradan yayınladım, siz cevabı bulduğunuzu sandınız. Beni matah, iyi bir insan, her şeyi sorabileceğiniz, sizi ırk, din, dil, cinsiyet farkı gözetmeden dikkate alacağından emin olduğunuz cevapların adresi bilmek. Aslında bu cevap sizdedir. Siz zaten cevabın vereceği güveni hissetmek için burada ve şu an bu yazıyı okuyorsunuz. Sizde arayış olmasa ben yokum aslında ya da evde atıl bir halde oturuyor olacağım. Değerli olan sizsiniz, sizdeki tutkudur.

Kendinizi iyi hissetmeseniz burası bom boş bir metindir. Varlığı ve yokluğu belirsiz. Aslında siz kendinize yoğunlaştınız ve akla hitap eden cevaplardan çok duygularınıza bir karşılık bekliyorsunuz. Bu sayfayı takip eden yüzlerce insandan farklı olduğunuzu biliyorsunuz ve bunun farkına varılması sizi iyi hissettirir. Buradaki paylaşıma katılır, hak verirsiniz, reddeder itiraz edersiniz. Ya da ilgisiz kalırsınız. İşte sizdeki bu tercihe yön veren iç dünyanızdaki değerler pathos’tur. Paylaşıma gösterilen öfke, beğenip sevmesi, nefret edip eleştiri döşenmesi, hatta içerlemesi, hep böyle paylaşımlar yapmamı arzulaması sizin pathosunuzdur.

LOGOS

Logos buradaki paylaşımı sebep-sonuç bağlamında açıklayabilme kudretidir. Ben bu paylaşımı yaparken hangi saik ve beklentilerle yaptım. Aslında komplekslerimi tatmin etmeye çalışıyorum. Yeterli birikim yok ama işte entel görünme hastalığı ile malulüm. Bütün bunların ayırdında iseniz logos’a ulaştınız. Paylaşımı ve paylaşanı çözdünüz ve yeni sorular sorabiliyorsunuz. İnsan bu muamma, insan bir damla su bin yığın endişe kanaatiyle sorunu çözmek üzeresiniz. Kim ya da nasıl yaptığından çok meselenin özüne inebilme yeteneğiniz var. Hem sorunu gördünüz hem de çözebildiniz. Üstelik bu konu hakkında dinleyicileri sıkmayacak ölçüde konuşabilirsiniz de.

Konuşurken yeni sorular sorarsınız. Tekrar geldik mi ethos’a. Artık sorulara cevap veren sizsiniz. Biz sizi dinlerken sahip olduğumuz değerlerle, yani pathosla yargılar, sizdeki retoriği çözmeye çalışır bu kez biz logos’a ulaşırız.

Bu bir kısır döngü mü dediniz. Tebrik ederim, konuyu anlamaya başladık elbirliğiyle. Artık buradan devam edip yeni bir paylaşımla yeni bir “digi-ben” inşasına yönelebiliriz. Yoksa sadece bir paylaşıma şöyle bir göz atar benim ne mal olduğuma hükmeder, daha çok soru soracağınız başka sayfalara geçerdiniz.

Demek ki digitalde şövalye olmak Aleksandır Dumas’ın kitabını yazmaktan daha yüksek bir çabadır. ‘Enformatik cehalet’i diline pelesenk eden bilgiçlere selam olsun. Burası knowledge (irfan) merkezi de olabilir. Üfürmekten korkmazsan.

FİKRİKADİM

The ancient idea tries to provide the most accurate information to its readers in all the content it publishes.


Fatal error: Uncaught TypeError: fclose(): Argument #1 ($stream) must be of type resource, bool given in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php:2386 Stack trace: #0 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2386): fclose(false) #1 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2146): wp_cache_get_ob('<!DOCTYPE html>...') #2 [internal function]: wp_cache_ob_callback('<!DOCTYPE html>...', 9) #3 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/functions.php(5420): ob_end_flush() #4 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(324): wp_ob_end_flush_all('') #5 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(348): WP_Hook->apply_filters('', Array) #6 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/plugin.php(517): WP_Hook->do_action(Array) #7 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/load.php(1270): do_action('shutdown') #8 [internal function]: shutdown_action_hook() #9 {main} thrown in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php on line 2386