/

Halen Ramazan!

6 mins read

Yazı 2013’de yazıldı hey gidi zamanlar…

İkindi namazı vakti… Otobüsteyim… Eve varmama dört durak var. Camdan dışarı bakıyorum. Gözüm, parkın kenarında ağacın gölgesine sinmiş dört adamda…. Perişan, toz toprak olmuş elbiseleri ve önlerinde duran bira şişeleri; yudumluyorlar. “Vay hınzırlar, demek oruç tutmuyorlar” diye hayıflanmıyorum. Homurdanmıyorum… Bir şeyler olmuş sanırım aklıma, inançlarıma. “Başıma taş mı düştü ya da bu gidişle düşecek. Eskiden de böyleydin sen” diyerek kendimi teselli ediyorum. 

Eskiden?

Camide namaz kılan kot pantolonlu kızı gördüğümüz de “Maşallah namaz kılıyor. Ne güzel.” diye gevelediğimde yanımdaki arkadaşım “Yapma hoca! Sende iyice yoldan çıktın. Kot pantolonla namaz kılınır mı? Artık dini iyice oyuncak ettiler.” demişti. Ben yoldan mı çıkmıştım, yoksa yol başka bir yoldu; o bu yolu mu bilmiyordu? Onu bilmiyorum.  

Keyifli keyifli yudumluyorlar biralarını bu sıcakta. Bu zevkin tadını biliyorum. Oruçlu, susamış adamın halini bilir. Sıcaktan yanan bağırlarını serinletiyorlar gariplerim.

İftar vakti, ilk eylemim; sıcak havanın etkisiyle iç organlarımda meydana gelen harareti dindirmek. Her yudum suda içimden buharlar yükseldiğini hissediyorum içerde ses; “vooş” ediyor. 

Vooş… Yarasın! Ramazanın manevi havası onlara ulaşmamış anlaşılan. Ama sıcaktan yanan yüreklerinin hararetini gideriyorlar. Gülüyorum… Göz göze geliyoruz. Yarasın anlamına gelen bir keyifle el sallıyorum camdan. Ne keyif ki ne keyif… İkiye katlandı zevk. Onlarda bana elle sallıyor “Ramazan’da bizim gibi bir zındık bulduk” sevinciyle. Neşe gır gidiyor, günahta ortağız ama Allah’a teslimiz.

Müminler oruç tutuyor. Ağızlarında dua, ellerinde Kuran, secde hali gece teheccütler… Bense şu biracılara özeniyorum. Şu sıcakta ne güzelde içiyorlar Allah’ım! Beni ve onları affet. 

Ardından aklıma Hz. Ömer’in “bağımlı” bir sahabeyi azarlarken Hz Peygamberin; “Ömer ona karışma O Allah’ı ve Resulü seviyor” diyerek tebessüm edişi geliyor. Peygamber şarap içeni savunuyor kime karşı? Eğer Muhammed (a.s) haricinde birine vahiy gelme ihtimali olsa onu hak edenin “Ömer’dir” dediği ikinci halifesine karşı. 

Ömer ki halifeliği döneminde bir gece Medine’de dolaşırken; evlerden birinden şarkı sesi geldiğini işitir. Duvara tırmanıp eve girdiğinde “Yaptığın kusuru Allah’ın örteceğini mi zannettin!” diye bağırır.

-Ey müminlerin emiri, dur! Eğer ben, bir hata işlediysem, sen üç hata işledin: Birincisi; Allah Teala,“Birbirinizin gizli hâllerini araştırmayın.”  (49/12) buyurduğu hâlde, sen ayıp araştırdın. İkincisi Allah, “Evlere kapılardan girin!” (Bakara 2/189) buyurduğu hâlde, sen duvara tırmandın. Üçüncüsü; Allah, “Ey iman edenler! Kendi evleriniz dışındaki evlere, sahiplerinden izin isteyip onlara selâm vermeden girmeyiniz. Böyle yapmanız sizin için daha münasiptir. Olur ki düşünür, hikmetini anlarsınız.” (24/27) buyurduğu hâlde, sen evime izinsiz girdin ve üstelik selam da vermedin, diyen adama:
Hz. Ömer: “-Eğer ben senin kusurunu affedersem, sen de beni affeder misin” dedi.  Adam “Evet” deyince, evden çıkıp gitti.

Ramazan, ayıpların örtüldüğü, günahların affedildiği rahmet ayı… Rahmet(?) Allah’ın sıfatı. O Allah ki hiçbir canlıyı ayırt etmeden yeryüzünde istediği gibi gezmesine dolaşmasına izin veriyor. Ramazanda dahi olsa günah işleyenin ayıbını örtüyor ve onu aşağılamıyor. Her günahı tövbe edilmesi karşısında affedeceğinin haberini veriyor.

Müminler oruç tutuyor…

Bilgisayarlı Kuran okuyor…

Halen Ramazan…

Gün sayıyorum. 

Sayılı gün? Çabuk biter.

Ama halen Ramazan… Çok şükür!

Hayati Esen

In 2005, he published his first book "Why Sufism". Then in 2012, he published essays on theology, politics and art in various magazines and newspapers. In 2014, he founded the website fikrikadim. The website is published in Turkish and English. In 2023, he wrote a post-truth novel called "Pis Roman". He still publishes his articles on fikrikadim.

Leave a Reply

Your email address will not be published.

Comment moderation is enabled. Your comment may take some time to appear.