Terörün hedefindeki Türkiye nereye sürükleniyor?

28 mins read

Ankara, Kızılay Güven Park’ta patlayan bomba, ardında büyük acılar bıraktı. Türkiye’nin her yanından Ankara’da yükselen feryatlara içi yanan milyonlar iştirak etti, ediyor. Unutulmayacak yaşananlar, toplumun hafızasına yazıldı tüm bu olanlar. Peki, toplum olarak yaşanan bu terör eylemlerini nasıl değerlendiriyoruz. Türkiye’de yaşanan bu olaylar bizi, bu ülkeyi nereye sürüklüyor? Kamuoyunda yapılan tartışmalar hep bu soru etrafında dönüyor. Sosyal medya üzerinden; Akademisyen, yazar, öğrenci, avukat, öğretmen, doktor vs. ulaşabildiğimiz pek çok farklı meslek grubundan büyüklerimizden, hocalarımızdan, kardeşlerimizden yaşananlar hakkında görüş aldık. Bir sorumuz vardı. İşte o soruya aldığımız cevaplar… (Hayati Esen)

SORU: Türkiye’de son dönemde yaşanan terör saldırılarıyla birlikte kaygılarınız arttı mı? Sizce Türkiye nereye sürükleniyor?

Nilgun_Celebi
Prof. Dr. Nilgün Çelebi

[su_column size=”2/3″ center=”yes”] Nilgun Celebi: Evet, zaten var olan kaygılarım daha da arttı. Bu hem canilerin kan sevdasına duydukları iştihanin seviyesinden duyduğum dehşete hem de dün akşam kimi sözde kamuoyu bilgilendiricilerinin yorumcularının sözlerindeki savrukluktan kaynaklanıyor. Maalesef Türkiye artık bir Suriye oldu.

Allah’ dan dileğim Afganistan olmamamız. Gösterilen tepkilerde önerilen cözümlerde maalesef zerre kadar zeka görmüyorum . Zeka,basiret, devlet aklı görmek istiyorum. Tek bir vatandaşımızın kılına zarar gelmeyecek çözüm yolunu bulmak gerek. Bu mümkün. Bunu yapan ülkeler var.[/su_column]


mustafa everdi2
Mustafa Everdi

[su_column size=”2/3″ center=”yes”]Mustafa Everdi: Kaygılanmamak mümkün değil. Terör yeni değil Türkiye’de ama son beş ayda Ankara’da 3 patlama olursa, Güneydoğu’da şehirlerde Suriye’ye benzeyen bir çatışma sürüyorsa elbette kaygılanmak gerekir. Bu canlı bomba olayları; Türkiye’ye mi yönelik yoksa R. Tayyip Erdoğan’a mı? Emin değiliz nedense.

Danışman ve sözcülerin açıklamalarına bakılırsa Türkiye süper güçlere ABD, Rusya ve Avrupa’ya kafa tutuyor ve bunun bedeli de çok ağır bir gerilimle sürüyor. ABD Ankara eski büyükelçileri Morton Abramowitz ile Eric Edelman, 10 Mart’ta Washington Post gazetesinde yayımlanan ortak yazılarında istikrarlı ve demokratik Türkiye için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “değişmesi ya da istifa etmesi” gerektiğini yazmışlardı. Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın ‘”Kendini sömürge efendisi zanneden iki eski ABD büyükelçisi ‘Erdoğan istifa etsin’ yazmış. Türkiye’ye talimat verdiğiniz günler geçti beyler” cevabı veriyordu.

Bu meydan okuma sonuçsuz kalmıyor işte. Bu durumda gerçekten Türkiye mi yoksa Erdoğan mı dize getirilmek isteniyor? Yoksa her ikisi aynı şey mi? Bir egemenlik dalaşı mı? Bu konu net ve açık değil. Bu nedenle Güneydoğudaki terörle büyükşehirlerdeki bombaların süper güçlerle diplomasi yoluyla halledil(e)meyen sorunların bir sonucu olduğu kanaati yaygın Türkiye’de. Bu konu belirsiz olduğu için teröre karşı Türkiye’nin bütün kesimlerinde alınacak tavır konusunda da farklılıklar var. Muhalefet parti ve grupları böyle temel konuda bile iktidarla ortak politika yürütemiyorsa ortada ciddi bir yarılma var demektir. Hükümet ile Saray arasındaki gerilim de tedbir alma konusunda yetersizlik görüntüsü veriyor. Yoksa terör bugüne kadar milletçe beraberliğimize ve birlikte yaşama irademize zarar vermiyordu. Devlette birlik var mı endişesi insanı daha tedirgin eden bir görüntü. Bu nedenle de endişe daha derin etkiler bırakacak boyutta algılanıyor.[/su_column]


eyyupay1
Yrd.Doç.Dr. Eyyup Ay

[su_column size=”2/3″ center=”yes”]Eyyup Ay: Son terör olaylarıyla kaygılarımın arttığı doğru, ancak terörün zaten beni ve diğer sivil insanları kaygılandırmak istediğinin de farkındayım. Bu bağlamda bugün rutin işlerimi ihmal etmedim. Hatta derslerimi pür akademik duyarlılıkla yaptım. Genelde ülke gündemine yönelik olarak derslerimde beş dk. kadar zaman ayırır, öğrencilerle bir diyaloğa girerdim. Bugün bunu yapmadım mesela…  Öğrencilerin çoğu da derse girmedi. Belki bahardan kaynaklanıyor. Ancak genel bir keyifsizlik olduğu açık. Ayrıca terörün arkasında yatan politik nedenler üzerine düşünmedim değil… Bu durum beni biraz daha kararlı kıldı. Ülkenin ciddi bir kabuk değişimi yaşadığı ve bunun sancılı bir süreç olacağı da açık. İster sünnetullah deyin ister sosyal değişim yasaları…

Tarafların şunu bilmesi lazım, insani talepler ancak insani yollarla getirildiği zaman anlam ve değer kazanır. Aynı şekilde terörle mücadele yöntemleri de insani olmak zorunda.. Son bir kaç aydır terörle yapılan mücadelede bu bağlamda iyi bir gelişme içinde olduğu görülmekte… Ancak güvenlik zaafı hala ciddi düzeyde.  Türkiye’nin nereye gittiğine/sürüklendiğine ilişkin soruya gelince; Terör grupları dünya konjonktüründe ortaya çıkan fırsatları, maksimum düzeyde ve ilkesizce kullanmakta. Dolayısıyla Türkiye’ye yönelik terör eylemlerini de her türlü ahlaki değerden yoksun bir şekilde sürdürmekteler.

Hükümete gelince Kürt sorunun çözümü noktasında, aşırı iyi niyetli ve bunun sonucunda ortaya çıkan beceriksizlik işi bu noktaya taşıdı. 40 yıldır PKK ile savaşılmasına rağmen hala PKK’nın temel paradigması ve mücadele yöntemleri çözümlenmemiş, anlaşılmamış görünüyor. Bu süreç içinde taktiksel başarısı ve Kürt halkı ile geliştirdiği ilişkisi üzerinde düşünülememiş yeterince. Silahlı sol gruplar İstanbul’da hala mahalle işgal edebiliyor, sokak devriyesi çıkarabiliyor. Türk dış politikasının temel eksen de doğru ve haklı olması ülke menfaatleri doğrultusunda amaçlanan sonuçlara ulaştırmıyor maalesef… Bazen geri atmak atmak bir cesarettir, bazen ileriye atılmak. Arap halkları, sokakları bizimle birlikte olması ne onların sorunlarını çözüyor ne de bizim. Mevcut Arap iktidarları ise efendilerine tabi. Bütün bunlara rağmen Türkiye’nin bugünkü durumu dünden daha iyidir.  Terör eylemini derinden hissettiğim duygularla ve vicdani insiyakla şiddetle kınıyorum, lanetliyorum. Ölenlere rahmet diliyorum… [/su_column]


Omer_Ozercan
   Ömer Özercan

[su_column size=”2/3″ center=”yes”]Ömer Özercan: Türkiye’de son dönemde yaşanan terör saldırılarıyla birlikte kaygım artmadı, zaten yeterince kaygılı idim. Biraz tarih okuyup biraz da haritaya bakınca kaygılanmak için kâfi sebep bulmak zor değil. Boğazlar, enerji nakil hatları, petrol ve gaz kaynaklarına yakınlık, ticaret yolları üzerinde olmak ve büyük oyuncular için büyük rakip adayı olmak, bunların yanı sıra kaht-ı rical ve demografik yapımız bizim rahat-huzur-refah sahibi olmamızı istemeyen sayısız düşman sahibi kılıyor.

Türkiye bence iyi bir yolda ama bu yolun maliyeti de yüksek. Bu “iyi yolda olmak” sadece hükümet/devlet kararı ve ya uygulaması değil, bir tür vektörel bileşke, bunun çok fazla parametresi var. Türk Ocakları ve destekleyen kuruluşlarla daha yeni düzenlenmiş olan İpek Yolu Bilgi Şöleni bile tek başına dünyaya bakışımızda ciddî bir gelişmenin, farkındalığın, uyanışın işareti sayılabilir. Bir süre sıkıntı çekeceğiz ama inşallah neticesi iyi olacak. Zaten terör de bu sürece mani olmak veya maliyetini yükseltmek için yaşanıyor. Sadece Çanakkale Savaşı’nın maliyetini bir düşünelim. Bu coğrafya Monaco veya Finlandiya’dan elbette çok farklı imkân ve riskler barındırıyor. Kur’an ifadesi ile “beynel havf ver reca” olmak lâzım. [/su_column]


Abdurahman_Zarasiz
Abdurrahim Zararsız:

[su_column center=”yes”]Abdurrahim Zararsız: Hayır! Cidden kaygılarımda en ufak bir atış olmadı. Çünkü şuna inanıyorum.”Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.”(A’li-imrân 139. Ayet) Lakin ölen ve yaralananlar için üzüntüm büyük. Son kale Türkiye. Düştüğümüz yerden ayağa kalkacağız. Güneş buradan yeniden doğacak. Bu da onun sancıları.[/su_column]


tantik
  Abdulaziz Tantik

[su_column size=”2/3″ center=”yes”]Abdulaziz Tantik: Son terör olayları ile ilgili kaygım artmadı.. Daha önceki terör eylemleri ile de kaygılı olmadım. Çünkü terörü besleyen unsurları biliyorum. ve içinde bulunduğumuz siyasi atmosferi düşününce bunun günlük normal bir seyir olacağını kestirmek için öyle çok zeki olmaya gerek yok. Sadece ne olup bittiğini anlamak önemli. Bu yüzden her insan, bu tarz şiddet olaylarının olacağını bilmeli ve ona göre kendi yaşamına yön vermelidir. Nerede nasıl bir tavır ve davranış sergilemesi gerektiği konusunda biraz uyanık olunmalı. Bu tarz şiddet olaylarının sürekliliği söz konusu olamaz. Ayrıca kısa süreli bu tarz siyasal gidişatı erken değiştirecek olan da insanların buna gösterecekleri doğru tepkilerdir… [/su_column]


halil Erenoglu
Halil Erenoğlu

[su_column center=”yes”]Halil Erenoğlu: Bu terör olaylarının arkasındaki güç, ülkemizin diz çökmesini istiyor.. Bu ülke diz çökmeyecek, çünkü bu millet ibrahimin milletidir, ümmetin son kalesidir. Biz er ya da geç bu medeniyeti kuracağız[/su_column]


Beyza Diler
         Beyza Diler

[su_column size=”2/3″ center=”yes”]Beyza Diler: Mevcut kaygı seviyem artmadı zaten yeterince kaygılı idim. Türkiye kendi de bilmiyor nereye gittiğini. Ama açıp tarih kitaplarını okursa nereye gittiğini anlar. Nereye gittiğinden çok nereye vardığını söylersek eğer- Eğitimsiz, güvenliksiz, sanatsız, değerleri olmayan yığın haline gelmiş.i. Günlük yararlara odaklanmış, hamasete saplanmış bir toplum. Kişilerin birbirine güveni yüzyıldan fazladır yok. Güven endeksi yerlerde sürünüyor.. Güvenlik derseniz, güvenlik evet her zaman sorundu hala sorun. Daha fazla değil- 12 Eylül öncesi başka türlü değildi… Ben büyük bir değişiklik olduğunu sanmıyorum. Olduğumuz yerde yani güvenlik sorunu olan bir ülke olarak yaşamaya devam ediyoruz.[/su_column]


Mehmet Kaya
Mehmet Kaya

[su_column size=”2/3″ center=”yes”]Mehmet Kaya: Cevabı zor bir soru…Ama artık cevabı olmalı sorularımızın…Hatta çok fazla soru sormalıyız bir birimize kırıp dökmeden bir birimizi…Keşke hep arayış içinde olan insanlar olsaydık “sorgulamış olsaydık” başımıza gelen her felaketi, ülkemizin başına gelen her sıkıntıyı…Uzun etmeden dersek diyeceğimizi…Hasta adam denilen ülkemiz kıpırdamaya ve ayağa kalkmaya niyet etti san ki…Ve bundan rahatsız olan yeryüzünü parselleyen zalim devletler rahatsız oldular…Bu ülke ayağa kalkarsa çıkarlarının azalacağını düşündüler…Ülke ahalisinin kimi kesimleri Tayyip Erdoğan denilen adama çok kızmış olsalar da, Onun gitmesini isteseler de “siyasetin” içinde olmama rağmen “derim ki” bu ülkenin bir çok düşmanı “ayağa kalkmanın” önderi olarak Tayyip Erdoğan’ı görenlerin sayısı az değil..Sanırım bundandır “bir birine asla benzemeyen kimi adamların” aynı koro da şarkı söylemesi, Tayyip Erdoğan gitsin demeleri…Elbette bizim tarafımızdan bakılınca “yani kitabı bir bakışı kast ediyorum” sözlerimiz tam yerinde söylenmemiş olabilir… Ne edelim ki başkaca da edecek sözümüz yok bu kan revan içinde…[/su_column]


Huseyin_Yavas
      Hüseyin Yavaş

[su_column size=”2/3″ center=”yes”]Hüseyin Yavaş: Türkiye’de son dönemde yaşana terör saldırılarıyla birlikte kaygılarınız arttı mı? Sizce Türkiye nereye sürükleniyor?…. salt türkiye için değil,bütün bir komşu coğrafyalar ve islam ülkeleri için kaygılarımız daha da bir artmıştır artık, bu kabil terör saldırılarıyla.. dünyada, ulus devletleşme ve sekülerleşme süreçleri çok kanlı geçmiştir.Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda da bu süreçler geç ulus devletleşme/sekilerleşme süreçleri ve talepleri olarak elan devam ediyor,değişik ad ve isteklerle….örgütlerin terörü bir yana, devletlerin başka devletlere ve kendi hakimiyet sahalarındaki farklı etnisitelere/mezheplere,meşreplere/farklılıklara ve meşru taleplere, siyasetle verilmesi gereken cevaplar, maalesef, silahla şiddetle oluyor artık…… kim bilir, hangi ülkede, kimin kimi,ne zaman,nerede,hangi gerekçeyle bombalayacağı,kimin nereyi ve kimleri imha etmek üzere silahlandığı,işgale yeltendiği bir karabasandır artık.. hepimiz için geçerli olması gereken “savaşın da bir ahlakı olduğu” da söz konusu değildir şimdilerde.. . ‘İçi boş ümmetçiliklerin devri bitti’ diyenler, yerli ve milli mezhepçi islamcılıklardan söz edenler,değişik etnisiteler ve ulus devletleşme/sekülerleşme istekleri üzerinden bir büyük savaş alanına dönüştürdükleri coğrafyalarımızda barış ve istikrarı nasıl ve hangi enstrümanlarla sağlayabileceklerdir?barış ve kardeşlik hukukunu neyle nasıl kuracaklardır,bunu açıklamalılar bizlere şimdi…ülkemiz dahil koca bir coğrafya kan ve barut kokusundan ve can ve ölüm pazarından geçilmiyor..ulus devletleşmeler ve geç mezhepçilikler üzerinden yapılan çıkar savaşlarıyla varılacak yer tam da burasıdır….hristiyan dünyasının 30 yıl, 100 yıl savaşlarını bizim dünyamız bu günlerde/zamanlarda yaşamak üzere “islam orduları” gibi oluşumlarla yeni ve daha büyük müslümanlar arası iç savaşlara hazırlıklar yapılıyor.araçsallaştırılan islam, geçmişte olduğu gibi günümüzde de müslümanları kardeş etmek için değil birbirleriyle savaştırmak için çeşitli ayrım noktaları ve bahaneler üretmektedir… [/su_column]

Ayten_Erdemir_Polat
Ayten Erdemir Polat

[su_column size=”2/3″ center=”yes”]Ayten Erdemir Polat: Son 6-7 aydır artan terör olayları için hissettiklerimi kaygı kelimesi açıklamada çok cılız kalır. Her gün artan ve sıradan lasan asker polis ölümleri ile başlayıp türlü bombalı saldırılarda kaybettiğimiz 200 ü aşkın canımız. Harabeye dönen kadim doğu sehirlerine adeta bir silsile halinde yenileri eklenirken… Başlangıçtaki endişelerimin yerini derin bir mutsuzluk ve umutsuzluk aldı gitgide. Helede ırak, filistin, suriye ornekleri bütün vahşeti ve şiddetiyle önümüzde dururken[/su_column]


Mustafa_Kara
Mustafa Kara

[su_column size=”2/3″ center=”yes”]Mustafa Kara: Terör saldırılarının amacı zaten kaygıdır.. Yaptıkları saldırı ile insanların normal yasamlarına korku ve baskı altına alıp güvende olmadıkları hissiyatını vermektir.. Kısacası ‘terör’ nedeniyle ertelediğiniz, iptal ettiğiniz bir işiniz varsa kısmen onlara hak vermiş sayılırsınız.. Bu değerlendirmelerden sonra anlaşılıyordur ki herhangi bir kişisel kaygım yok tabii bunun yaşadığım kırsal alanla da alakası var.. Türkiyenin bir yere gittiği yok bu coğrafya hep yerinde her zaman olduğu gibi neşve ve hüzün, ölüm ve yaşam kolkola.. Ülke adları siyasetçiler değişir ama bu çetrefilli süreç yaşanır.. Bizim gibi buradan başka gidecek bir yeri olmayanlar acısına da tatlısına da katlanır.. Devletin eksikliğini bir an hissetsek hemen kendimizi otorite yerine koyup güvenlik ve adalet uygulamalarını hayata koyarız.. Yani toparlanın gitmiyoruz bir yere.. Ölenlere rahmet hepimize sabır diliyorum…[/su_column]


Ismail_Can
İsmail Can

[su_column size=”2/3″ center=”yes”]İsmail Can: Terör saldırılarının gayesi, ülkeyi idare edilemiyor gösterip kaos oluşturup darbeye zemin hazırlamak… Failleri iç ve dış mihraklar. Genelkurmay’daki FETÖ unsurlarının halen temizlenememiş olması ve Zihni Çakır’ın yazdığı doğru ise Hulusi AKAR’ın bir FETÖCÜ olması nazara alınırsa muhtemel bir darbe tehlikesi ile karşı karşıyayız. Burada eğer bir darbe kalkışması olursa hükûmetin dirayetli tavrı neticeyi belirleyecektir. Kaygım bir darbe olması ihtimali.[/su_column]


[su_column size=”2/5″ center=”yes”]Murat_KayaMurat Kaya: Türkiye bir ateş çemberine sürükleniyor oldukça kaygılıyım ancak ülkeme de güveniyorum atlatacağız bu zor günleri.


Kemal Sala: Kemal_SalaBütün toplumda bir kaygı mevcut ve bu şekilde bir politika devam ettiği sürece daha iyi olacağını kimse söyleyemez. Aslında klasik olacak ama korkunç bir kutuplaşma var. Herkes buna çanak tutuyor. Kimse kimsenin acısını görmüyor. Yani konuşmanın bile zor olduğu ve yazılan bir yazıdan insanların bin bir anlam çıkardığı bir dönem… Ya bendensin ya karşı taraftan… Yani net bi’şey diyemem, bi uzman değilim fakat iyi bir yere götürmediği aşikar.


Mirza Ömer: Türkiye oturduğu yerin bedelini ödüyor. Eğer güçlü olduğunu ispatlamazsa pazarlık dahi yapılmayacak. Dayatmaları kabul etmek zorunda kalacak. Yada bu süreçten güçlenerek çıkacak. Bu coğrafyanın bedeli ağır.. [/su_column]

FİKRİKADİM

The ancient idea tries to provide the most accurate information to its readers in all the content it publishes.

Leave a Reply

Your email address will not be published.

Comment moderation is enabled. Your comment may take some time to appear.