/

Tefsir Tevil Hikmet

6 mins read

Tefsir, f-s-r kökünden “örtülü olanı açmak”anlamına gelmektedir ki; tefsir tef’il vezninden mübalağa ile “doğru, hatasız anlam vermek”  olarak kabul edilir. Kadim Arapçada idrarla hastalığın teşhisinetefsire” denmiştir. Fıkhın metodolojisini yazanlar ise tefsiri; ilm-i beyan’ın konularından biri kabul ederek “gizli olan manayı ortaya çıkarmak” anlamına geldiğini ifade etmişlerdir.  Tefsirin doğru ve hatasız söz söylemek anlamına geldiğini ” Onlar sana bir mesel (söz veya konu) getirmezler ki biz sana hakkı ve en güzel tefsiri /hatasız, doğru sözü getirmiş olmayalım.”[1] ayetiyle işaret edilmiştir. Öyleyse tefsir Kuran’ın ifadesiyle ne bir tercüme ne de anlama çabasıdır. Daha özel bir anlamla doğru olanı yanılgıya düşmeksizin, yorumlamaksızın, olguyu anlamaktır. Ayetin işaret ettiği mana ile -günümüzdeki kullanımının aksine- kendisine tefsir öğretilen tek müfessir vardır o da peygamberin kendisidir.

Peygamberi metnin gerçek müfessiri kabul ettiğimize göre bizler onun sözlerini de bu ayetin işaretiyle tefsire dâhil edebiliriz. Zira Kuran “De ki: eğer siz Allah’ı seviyorsanız hemen bana uyun ki Allah da sizleri sevsin ve suçlarınızı mağfiretle örtsün, Allah gafurdur, rahîmdir”[2] ayetiyle onu sevmemizi ve itaat etmemiz gerektiğini, itaat etmezsek “Ve Biz, (hiç) bir resulü, Allah’ın izniyle kendilerine itaat edilmesinden başka bir şey için göndermedik.” [3] denilerek de imanımızın tehlikeye gireceği hatırlatılmış olur. Böylece peygamberin sözleri dinin ikinci kaynağı haline dönüşür” O peygamber kendi arzusunca konuşmaz. Onun söylediği sadece Allah’ın vahyettiğidir”[4] ayeti de bu ifadeyi pekiştirir.

Tevil ise “e-v-l” kökünden gelir ve “asla dönmek” manasındadır. İmam Maturidî bu anlamı destekleyen bir yorumla “Tevil, işin biteceği yer, netice” manasına geldiğini söyler. Öyleyse tevil; nazari/teorik veya fiili olarak kastedilen manaya ulaşmak/ulaştırmak anlamına gelir ki “…Onun tevilini ancak Allah ve ilmin hakikatini bilenler (rasihun)…”[5]ayeti ile işaret edilir. Böylece tevil, tefsirden ayrılmış ve farklı bir anlam kazanmış olur. Zira tevil sadece ‘rasih’ (ilmin hakikatine bilen)’in ilmidir/bilimidir.

Rasih, “bir şeyin sıkıca yerleşmesi, derinleşmesi” manasına gelir. Araplar ilimde derinleşen ve hakkında şüpheye düşmeyen kişiye “El’rasihu fil-ilm” derler. Ayette de aynı biçimiyle geçmektedir: “İçlerinde rasihun ve müminler sana indirilene ve senden önce indirilene inanırlar.”[6] rasihun ve müminler ayrı ayrı zikredilerek aralarında ki farka da işaret edilmiş olur. Ve böylece biz ‘rasih‘in dinde farklı bir yere sahip olduğunu anlamış oluruz. Nasıl ki inanan için fakih diyemiyorsak, ona rasih‘de diyemeyiz.

Hikmeti dilediğine verir. Kime hikmet verilirse, muhakkak ona pek çok hayır verilmiştir.”[7] ayetiyle işaret edilen hikmet, h-k-m fiilinden; bir şeyi engellemek, alıkoymak anlamına gelmektedir ki “hakemtü dabbe  bineği kontrol ettim/ yular taktım denir. Bir şey hakkında hükmetmek/karar vermek anlamına da gelir. Türkçede kullanılan hüküm kelimesi de aynı anlamda kullanılmaktadır.  “Allah insanlar arasında hükmettiğinizde adalete uygun hüküm/karar vermenizi emreder”[8] denerek bu manaya işaret edilmiştir.

“.işte bunlar hikmetli kitabın ayetleridir.”[9] Kitap’ın hikmetle nitelendirilmesi ise vahiyle ilişkisine işaret eder ki, bu bağın en açık ifadesini “And olsun onlara inkârdan alıkoyacak haberler gelmiştir. Apaçık hikmet olan. Fakat uyarmalar fayda vermiyor.”[10] ayetiyle görürüz. “Haberler” in “Hikmet” kelimesiyle açıklanması vahiyle, hikmetarasındaki ilişkiyi çok daha açık bir şekilde ifade etmektedir.

Hikmetin, vahyin diğer bir adı olduğunu/olabileceğini “And olsun biz lokmana hikmet verdik.”[11] ayetiyle görebiliriz.“Evlerinizde okunan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın/zikredin.”[12]  ayetin de: Allah’ın ayetleri ile hikmetin anılması emri; ilişkinin çok güçlü olduğunu gösteren bir başka açıklamadır.

“…peygamber onlara kitabı ve hikmeti öğretiyor…”[13] İslam ulemasının bir kısmı “Kuran’ın peygamber tarafından öğretilmesi, manasının anlaşılması için onlara ayetleri tefsir etmesi”  olarak yorumlamışlardır…

[1] (25/33)

[2] (59/7)

[3] (4/64)

[4] (53/3-4)

[5] (3/7)

[6] (4/162)

[7] (2/269)

[8] (4/58)

[9] (10/1)

[10] (54/4-5)

[11] (31/12)

[12] (33/34)

[13] (3/164)

Hayati Esen

In 2005, he published his first book "Why Sufism". Then in 2012, he published essays on theology, politics and art in various magazines and newspapers. In 2014, he founded the website fikrikadim. The website is published in Turkish and English. In 2023, he wrote a post-truth novel called "Pis Roman". He still publishes his articles on fikrikadim.

Leave a Reply

Your email address will not be published.

Comment moderation is enabled. Your comment may take some time to appear.


Fatal error: Uncaught TypeError: fclose(): Argument #1 ($stream) must be of type resource, bool given in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php:2386 Stack trace: #0 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2386): fclose(false) #1 /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php(2146): wp_cache_get_ob('<!DOCTYPE html>...') #2 [internal function]: wp_cache_ob_callback('<!DOCTYPE html>...', 9) #3 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/functions.php(5373): ob_end_flush() #4 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(324): wp_ob_end_flush_all('') #5 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/class-wp-hook.php(348): WP_Hook->apply_filters('', Array) #6 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/plugin.php(517): WP_Hook->do_action(Array) #7 /home/fikrikadim/public_html/wp-includes/load.php(1260): do_action('shutdown') #8 [internal function]: shutdown_action_hook() #9 {main} thrown in /home/fikrikadim/public_html/wp-content/plugins/wp-super-cache/wp-cache-phase2.php on line 2386