Londra’da dünyayı yemek

12 mins read

30 yıl önce “Londra’ya yemeğe gidiyorum” deseniz kimse anlam veremezdi ama artık farklı mutfakların en lezzetli örneklerine ev sahipliği yapan şehir dünyanın önde gelen gastronomi destinasyonlarından birisi.

Bir zamanlar fish & chips, Yorkshire pudding, beef Wellington gibi kulağa pek iştah açıcı gelmeyen yemeklerle anılan, etnik mutfakların da fena körili yemeklerden öteye gidemediği Londra çok değişti. Bugün farklı mutfakların en lezzetli örneklerinden en yenilikçi şeflere, en yeni restoran konseptlerinden en iyi klasiklere, hepsini bu şehirde bulmak mümkün. Yakın zamanda San Pellegrino’nun World’s 50 Best Restaurants ödül töreni için gittiğim Londra’da yediklerim veya lokal eksperlerden duyduklarım arasında aklımda yer edenler genelde dünya mutfaklarındandı. Buna bir de modern İngiliz mutfağının örneklerini eklediniz mi Londra’nın yüksek tempolu yeme içme sahnesinde kendinizi kaybetmemeniz mümkün değil.

Hint

Açıldığından beri tüm eleştiriler şehirdeki Hint mutfağını başka bir boyuta çıkardığını yazıyordu. Genelde beklenti yüksek olunca hayal kırıklığı kaçınılmazdır ama gerçekten de Gymkhana’da yediklerim sadece Hint yemekleri değil, Londra’da rastladığım en lezzetli yemekler olarak aklımda kaldı. Gymkhana sömürgecilik döneminde Hindistan’da İngilizlerin kurduğu kulüplere verilen isimmiş. Burada ortam da yemekler kadar keyifli: Gümüş servisler, kristal kadehler, koyu ahşap paneller, pervaneler, sanki yağmurlu Mayfair’de değil raja’ların arasında eski Hindistan’dayım. Yemeklerin hepsi yazmaya değer. Ilık, kıtır, huni şeklinde incecik dosa (krep) altına gizlenen ördek köri, yanında hindistancevizi chutney ile birlikte servis ediliyor. Keçi etiyle yapılan methi keema ise kızarmış kırmızı biber ve ince doğranmış kırmızı soğanla hazırlanan unutulmaz bir sandviç. Bir geyik cinsi olan muntjac ile hazırlanan biryani ise başlı başına bir olay.

Kore/Meksika

Yoksa cesur tatların mı peşindesiniz? Damağınızda cambazlık yapan, hem yakan hem güldüren, yemesi keyifli ama sabaha kadar susatan kuvvetli lezzetlerin? O zaman son yıllarda moda olan Kore-Meksika füzyonu ve bunun Soho’daki son örneği Bó Drake size göre. Uzaktan mütevazı bir mekan gibi gözüken Bó Drake’in mükemmel tütsülenmiş kaburgasını, bol kimchi’li quesadilla’sını ve susamlı dondurmasını mutlaka deneyin. Bu heyecanlı yemekleri mekanın imza kokteylleriyle dengeleyin.

İspanyol

Kim sulu sulu karideslere, ağızda patlayan croquetas’lara, mükemmel jamón de Bellota’ya hayır diyebilir ki? İkinci şubesi Covent Garden’da açılanBarrafina’nın ne kadar iyi olduğunu içerideki curcunadan ve önündeki kuyruktan anlayabilirsiniz. Rezervasyon almadıkları için mutfaktan gelen kokulara dayanamayıp barda oturanlara bir süre sonra kalksınlar diye tehditkar bakışlar atmakta serbestsiniz.

Portekiz

Daha önce Bacchus, Viajante, Corner Room ve son olarak da Chiltern Firehouse’dan bildiğimiz Portekizli şef Nuno Mendes’in geçtiğimiz ay açtığıTaberna do Mercado herkesin dilinde. Modern Portekiz mutfağının en iyi örneklerini bulabileceğiniz rahat taverna stili mekanın yemeklerinin Portekiz tarihinden izler taşıyan hikayeleri var. Karidesle lezzetlendirilmiş zeytinyağında, domatesle birlikte teneke konservede servis edilen sous-vide karides gibi yemekler hem esprili hem de müthiş lezzetli.

İngiliz

Bugünlerde Londra’da modern İngiliz mutfağı örneklerine rastlamak Pret a Manger dükkanı bulmaktan daha kolay. Dinner gibi fine-diningrestoranlarında, St John gibi kült mekanlarda ya da Berners Tavern, Lyle’s, Clove Club gibi taze restoranlarda; birbirinden enteresan yorumlarla karşılaşabilirsiniz. Bunun dışında şehirde gerçek İngiltere’yi deneyimleyebileceğiniz birçok pub var. Son zamanlarda en çok konuşulanlarından biri şehirden bir saat uzaklıktaki Marlow. Ünlü şef Tom Kerridge’in Marlow’daki yeni pub’ı The Coach’u görmek için tren yolculuğuna değer. Tabii oraya kadar gitmişken Kerridge’in on sene önce açtığı Michelin yıldızlı pub Hand & Flowers’da yemek daha mantıklı ama aylar öncesinden yerinizi ayırmadıysanız şansınızı rezervasyon almayan bu yeni restoranda denemek fena fikir değil.

Peru

Perulu yıldız şef Virgilio Martinez’in en yeni Londra çıkartması Lima Floral’de yemeklerden servise kadar her ayrıntıdan Latin enerjisi fışkırıyor. Doğal haliyle rahat, renkli ve neşeli bir yer burası. Yemekler sevdiğimiz Peru spesiyalleri. Piqueros yani Peru usulü mezeler başrolde. Ceviche, anticucho, tiradito gibi artık öğrendiğimiz yemekler kadar alarrobo, chirimoya, kiwicha gibi telaffuzda zorlandığım malzemelerin kullanıldığı yemekler de var menüde. Lima Floral’de erken bir yemekten sonra tiyatroya gidin, ardından geri dönüp alt kattaki barda Peru’nun milli içkisi pisco keyfi yapmayı unutmayın.

Çin

Wagamama, Youatcha, Hakkasan… Uzakdoğu mutfağının uzakta olmayan duraklarının yaratıcısı Alan Yau’nun son numarası Duck & Rice, Soho’nun şu andaki en cazip mekanlarından biri. Bu seksi Çin gastropub’ı hem bir restorana hem de onlarca çeşit biranın (bira kokteylleri bile var) olduğu bir bara ev sahipliği yapıyor. Adından da anlaşılacağı gibi ördek burada mühim; kanton usulünde güzelce kızarmış. Kıtır et, siyah fasulye soslu tavuk, yaseminli domuz kaburga da keyifli yemeklerden bazıları.

Portekiz

Daha önce Bacchus, Viajante, Corner Room ve son olarak da Chiltern Firehouse’dan bildiğimiz Portekizli şef Nuno Mendes’in geçtiğimiz ay açtığıTaberna do Mercado herkesin dilinde. Modern Portekiz mutfağının en iyi örneklerini bulabileceğiniz rahat taverna stili mekanın yemeklerinin Portekiz tarihinden izler taşıyan hikayeleri var. Karidesle lezzetlendirilmiş zeytinyağında, domatesle birlikte teneke konservede servis edilen sous-vide karides gibi yemekler hem esprili hem de müthiş lezzetli.

İngiliz

Bugünlerde Londra’da modern İngiliz mutfağı örneklerine rastlamak Pret a Manger dükkanı bulmaktan daha kolay. Dinner gibi fine-diningrestoranlarında, St John gibi kült mekanlarda ya da Berners Tavern, Lyle’s, Clove Club gibi taze restoranlarda; birbirinden enteresan yorumlarla karşılaşabilirsiniz. Bunun dışında şehirde gerçek İngiltere’yi deneyimleyebileceğiniz birçok pub var. Son zamanlarda en çok konuşulanlarından biri şehirden bir saat uzaklıktaki Marlow. Ünlü şef Tom Kerridge’in Marlow’daki yeni pub’ı The Coach’u görmek için tren yolculuğuna değer. Tabii oraya kadar gitmişken Kerridge’in on sene önce açtığı Michelin yıldızlı pub Hand & Flowers’da yemek daha mantıklı ama aylar öncesinden yerinizi ayırmadıysanız şansınızı rezervasyon almayan bu yeni restoranda denemek fena fikir değil.

Peru

Perulu yıldız şef Virgilio Martinez’in en yeni Londra çıkartması Lima Floral’de yemeklerden servise kadar her ayrıntıdan Latin enerjisi fışkırıyor. Doğal haliyle rahat, renkli ve neşeli bir yer burası. Yemekler sevdiğimiz Peru spesiyalleri. Piqueros yani Peru usulü mezeler başrolde. Ceviche, anticucho, tiradito gibi artık öğrendiğimiz yemekler kadar alarrobo, chirimoya, kiwicha gibi telaffuzda zorlandığım malzemelerin kullanıldığı yemekler de var menüde. Lima Floral’de erken bir yemekten sonra tiyatroya gidin, ardından geri dönüp alt kattaki barda Peru’nun milli içkisi pisco keyfi yapmayı unutmayın.

Çin

Wagamama, Youatcha, Hakkasan… Uzakdoğu mutfağının uzakta olmayan duraklarının yaratıcısı Alan Yau’nun son numarası Duck & Rice, Soho’nun şu andaki en cazip mekanlarından biri. Bu seksi Çin gastropub’ı hem bir restorana hem de onlarca çeşit biranın (bira kokteylleri bile var) olduğu bir bara ev sahipliği yapıyor. Adından da anlaşılacağı gibi ördek burada mühim; kanton usulünde güzelce kızarmış. Kıtır et, siyah fasulye soslu tavuk, yaseminli domuz kaburga da keyifli yemeklerden bazıları.

cntraveller.com.tr

FİKRİKADİM

The ancient idea tries to provide the most accurate information to its readers in all the content it publishes.