/

Türkiye IŞİD’i vuruyor Suriye’de neler değişiyor

9 mins read
Hayati Esen
Hayati Esen

Eric Edelman imzalı New York Times gazetesinde yayımlanan yazıdan, medyayı yakından takip eden okurlarımız haberdar olmuşlardır.  O makalede Edelman, IŞİD’e karşı yapılacak operasyonların Türkiye ile birlikte yapılmasını hedefleyen mutabakatın doğru olmadığını, tam tersine ABD’nin IŞİD karşıtı operasyonlarının başarısını, gerekse Türkiye’nin istikrarını olumsuz yönde etkileyeceğini iddia ediyordu. İncirlik Üssü’nün Suriye ve Irak’a yönelik hava saldırılarında Amerikan güçleri tarafından kullanılmasının uzun müzakereler sonucunda izin verilmesinin uzun vadede ağır bedelleri olabileceğini de ileri sürüyordu.

Edelman, Türkiye’nin tutumunun değiştirmesinin ve ani bir adımla İncirlik Üssü’nü ABD güçlerine açma kararının, Ankara’nın Suriye stratejisinde köklü bir değişiklikten değil de iç siyasi kaygılardan kaynaklandığını savunuyor. “İncirlik Üssü’nün kullanımına izin verilmesinden kısa süre sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt hedeflerine bir dizi hava saldırısı başlattı. Çözüm yoluna girilmişken çatışmalar yeniden alevlendi. Türkiye, ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki en güvenilir müttefiki olan Suriyeli Kürtleri de sert saldırılar düzenledi. Bu durum işleri daha da karıştırdı. … Obama yönetimi, Türkiye’nin üst düzey toplantılara katılımını sınırlandırmalı, istihbarat paylaşımını azaltmalı, Erdoğan’ın politikalarının büyük olasılıkla yol açacağı bir ekonomik krizin gerçekten yaşanması durumunda da uluslararası finans kurumlarında Türkiye’ye verilecek Amerikan desteğini çekmelidir.” gibi sert ifadelerin geçtiği makale, Türkiye’de yaşananlarla ilgili olarak ve Türkiye’nin Suriye konusundaki gelişen son tavrı hakkında Amerikan bürokrasisinin kafasının karışık olduğunu gösteriyor.

Bu yazının yayınlandığı gün Amerika Savunma Bakanlığı sözcüsü Jeff Davis, Türk uçaklarının IŞİD’e karşı mücadelede hava saldırılarına katılacağı zamana ilişkin, yaptığı açıklamada “Herhangi bir gün veya saat vermiyorum ama çok yakında” diyordu. (Bugün yani  29 Ağustos 2015 itibariyle Türkiye İŞİD’e karşı ilk hava saldırısını gerçekleştirmiş durumda.) Davis’in yaptığı açıklamada dikkatlerimizi üzerine çeken önemli bir ayrıntı var o da; hava saldırılarında sadece Suriye ve Irak’taki IŞİD noktalarının hedef alınacağını ve Türkiye’nin de bunun bir parçası olmayı kabul ettiğini vurgularken ayrıca Türkiye’nin PKK’ya yönelik hava saldırılarını ise havada uçuşların çakışmasını önlemek için kendilerini önceden haberdar ettiğine yönelik açıklamasıydı. Yani Türkiye PKK’ya karşı gerçekleştirdiği operasyonları, Amerikayla birlikte IŞİD’e müdahale etme konusunda vardığı mutabakatın verdiği rahatlıkla yapıyor.

Peki Türkiye neden IŞİD’le mücadele ederken PKK ile de savaşma kararı aldı diye de sorulabilir. Bunun iki önemli cevabı var. Birincisi parçalanan Suriye’de Kürtlerin konumunun ne olacağı ikincisi Türkiye’nin bölgede yaşayan ve muhtemel olarak gelecekte kurulacak Suriye’nin asıl yapısını oluşturan çoğunluk; Sünni Araplarla ilişkisi.

Türkiye’nin İŞİD’le ortak savaşa evet demesinin arka planında bölgede etkin bir rol almaya başlayan Kürt yapılanmasının rolü önemli ama sadece bununla izah edilecek kadar basit değil. Özellikle ortadoğuda ve Suriye’de değişen dengeleri görmek gerekiyor. Esed’i destekleyen İran ve Rusya’nın batı ittifakına karşı bu krizi sürdüre bilme güçleri her geçen gün azalıyor. Ayrıca İran, Suriye sorunu üzerinden batıdan yıllardır beklediği ekonomik ve siyasi ambargonun kaldırılması tavizini -nükleer silahlanma anlaşmasının katkısıyla- kazanmış gibi görünüyor. Amerika ile ilişkilerini geliştirirken bölgede Suudi Arabistan’la olan çekişmesinde süreci kendi adına dengelemiş durumda.  Çin ise  bu yıl ekonomik sıkınlarla büyüme oranlarında küçülmeye doğru gidiyor .

Suriye’nin kendi iç parçalanmışlığı da İran ve Rusya’nın tutumunun süreçte değiştiğine, değişeceğine dair ayrı bir durum olarak görülmeli. Beşşar Esed rejimi, IŞİD/DAİŞ, Nusra Cephesi, diğer radikal gruplar ile Özgür Suriye Ordusu ve kuzeyde Kürtler olmak üzere küçük “Suriyeler”e bölünmüş durumda. Suriye yönetiminin hem de İran ve Rusya gibi müttefiklerinin son açıklamaları Akdeniz sahilinde mezhep temelli bir Nusayri Devleti’nin B planı olarak altyapısının oluşturulmakta olduğunu gösteriyor.

IŞİD’in belli bir bölgede durdurulmasının ardından Suriye’deki iç savaşın sona ermesiyle birlikte görülen o ki Irak’taki gibi etnik-mezhebî kotalara göre bir anayasa ve siyasal sistem geliştirilirse -her durumda- yönetimde Sünniler ağırlıklı olarak söz sahibi olacak. Bir taraftan İran ve Rusya’nın Suriye konusunda tutumlarının değiştiği ve Suriye’de gelecekte çok farklı etnik, mezhebi bölgelerin oluşacağı düşünüldüğünde Türkiye iki şeyi birden çözmeye çalışıyor gibi. Biri bölgede son yıllarda oluşan geçici durumdan PKK’nın güçlenerek -Irak Kürdistanı’da dahil- Kürt bölgelerini domine etmeseni engellemek. İkinci olarak ileride kurulacak muhtemel yeni Suriye’de Sünnilerin etkin olacağı düşünüldüğünde şimdiden onlarla olan ilişkisini siyasi olduğu kadar askeri olarak da pekiştirmek. Süreç içerisinde meydana gelecek değişikliklerde müttefikleriyle eşit şartlarda hareket edebilmek.

FİKRİKADİM

The ancient idea tries to provide the most accurate information to its readers in all the content it publishes.

Leave a Reply

Your email address will not be published.

Comment moderation is enabled. Your comment may take some time to appear.