Türkiye’deki Ezidiler: Gitmek de zor, kalmak da

10 mins read

ezidi_kampi_diyarbaki_haticekamer“Bizim çadırımıza gelmek ister misin?”

Diyarbakır’da Yenişehir Belediyesi’nin Ezidiler için hazırladığı çadırkentin ara sokaklarında bakınırken, gelen sese dönüyorum. 10 yaşındaki Faris’in de davetine icabet etmemek olmaz.

Faris ile yanındaki minik kuzenleri Haylin ve Helinaz, geçen Ağustos’ta Ezidi Kürtlerinin yaşadığı Şengal Bölgesi’ni hedef alan IŞİD saldırılarından canlarını kurtarmak için evlerini terk eden onbinlerce kişiden sadece bir kaçı.

Ezidi mültecilerin çoğu Irak Kürdistan Bölgesi’nde Zaho ve Duhok’ta kurulan kamplarda kalıyor.

Saldırılardan sonra kaçıp Türkiye’ye gelen 10 bin kadar Ezidi ise şimdilik Diyarbakır, Batman, Şanlıurfa, Mardin, Siirt, Şırnak ve ilçelerindeki kamplara ya da yakınlarının yanına yerleştirildi.

Kamplardan biri Diyarbakır’ın Yenişehir Belediyesi’ne ait. Kentin 10 km güneyindeki piknik alanı şimdi Ezidi çadırkenti. 850 çadırlık bu kampta 3 bin 830 Ezidi yaşıyor.

Mart ayının ilk gününde hava çok güzel. Gençler futbol ve voleybol oynuyor. Çocuklar için herşey oyun.

Türkiye'deki Ezidiler: Gitmek de zor, kalmak da 1
Çocuklarıyla çadırkente sığınan Meyan Xelef, eşi ve kayınbiraderinin IŞİD’in elinde rehin olduğunu anlatıyor.

Her sokakta farklı bir faaliyet var, bir sokakta dama ve tavla oynayan bir grup, bir başkasında halı, battaniye yıkayan kızlar, çadırların önünde elde çamaşır yıkayıp asan kadınlar…

Baharla birlikte kampa da bir canlılık gelmiş. Yaşlılar ve hastalar da güneşin sıcaklığından nasiplenmeye çalışıyorlar.

Telefon ve internet temel iletişim araçları. Facebook ise gençlerin vazgeçilmezi. Hemen herkesin elinde cep telefonu, Şengal’de ne olup bittiğini öğrenmeye çalışıyorlar.

Bekleyiş

Faris ve ailesiyle de bu kampta tanışıyorum.

Çadırda Faris’in annesi Meyan Xelef ve komşuları Seve oturmuş yemek yiyorlar.

Meyan, kampta ilk aylarda tabldotlarda hazır yemek dağıtıldığını ama şimdi ayda bir kere her aileye erzak ve gıda verildiğini söylüyor.

”Hava çok güzel, bahar da gelmiş, siz neden dışarıya çıkmıyorsunuz?” diye sorunca Meyan “Kocası Daiş’in elinde olan yedi çocuklu bu kardeşinin bahar neyine?” diyerek cevap veriyor. Üzerinde hâlâ siyah kıyafetler var.

”IŞİD, Şengal’e saldırdığında kadınlar ve çocuklar araçlarla Şengal Dağı’na kaçtık. Araçta yer yoktu, eşim Süleyman ve kardeşi Halil geride kaldılar. İŞİD onları esir aldı. Akıbetlerini bilmiyoruz” diyor.

Komşu kadın Seve de ağlamaklı.

O da Meyan gibi karalar bağlamış. Matemde. Dört çocuğu var ve kocası bir ay önce Bulgaristan’a kaçmış.

Türkiye'deki Ezidiler: Gitmek de zor, kalmak da 2
Haylin, babasını özlediğini anlatıyor.

“Kaçakçılara 10 bin dolar vererek gitti. Gitmesini istemiyordum. Çünkü kardeşim dört ay önce Bulgaristan sınırında donarak öldü. Cenazesini Irak’a gönderdiler. Çocukları yetim kaldı. Kocam Avrupa’ya gitti ama ben gitmeyeceğim. Şartlar düzelirse belki bir gün Şengal’e dönerim ama burdan gitmek istemiyorum” diyor.

Meyan’ın 23 yaşındaki genç eltisi Asya Kasım da beş çocuğuyla birlikte bir başka çadırda kalıyor.

Asya, Haylin ile Helinaz’ın annesi.

“Bir başımıza kaldık burada. Çocuklarım bazen durup durup ağlıyor. Bugün Haylin hıçkırıklarla babasını istedi. Onu çok özlüyorlar. Bir daha asla Şengal’e dönmem, orada bizim düşmanlarımız var, hayatımızdaki herşeyi aldılar. Avrupa’ya da gidemiyorum. Eğer buradaki insanlar bize sahip çıkmaya devam ederse, kalmak istiyorum” diyor.

IŞİD saldırısından önce Musul’da polis olan Feysel Ecil de 28 gün örgütün elinde esir kalmış.

“Haziran ayında Ramadi’den Musul’a gelirken yolda bize pusu kurdular. Bizi Suriye’ye Şedadi’ye götürdüler. Özgürlüğümüz için 50 bin dolar fidye istediler, çok kötü davrandılar. Dinimizi değiştirmemizi istediler. Yaklaşık 60 Ezidi polisini öldürdüler. Ailem, evimizi, arabamızı, kardeşlerim altınlarını satarak fidye parasını verdi.”

Feysel de Avrupa’ya gitmek istediğini söylüyor ama mevcut durumda gidemeyeceğinin farkında. Bütün varını yoğunu fidye olarak hayatı karşılığında İŞİD’e vermiş.

Ağır hastalar mağdur

Şirin Çali (42), Şengal Dağı’nda düşerek kalça kemiğini ve iki bacağını kırmış. Sağ bacağına protez takılmış ama kalça kemiğinin ameliyat edilmesi gerekiyormuş, fakat bunun için hastanenin ameliyat parası istediğini söylüyor.

Türkiye'deki Ezidiler: Gitmek de zor, kalmak da 3
42 yaşındaki Şirin Çali, parasızlık nedeniyle ameliyat olamadığını söylüyor.

Şengal Rojava Merkez Koordinasyonu Sekreteryası’ndan Hüseyin Yılmaz sorularımızı yanıtlarken, ”Kampta birinci basamak sağlık hizmetleri (aile hekimliği, sağlık merkezinde muayene ve ilaç) veriliyor, fakat Şengal ve Kobani’den gelen mülteciler, araştırma ve devlet hastanelerinde verilen ikinci basamak sağlık hizmetlerinden (yatılı tedavi, ameliyat) yararlanamıyorlar” diyor.

Yılmaz, tetkik, tedavi ve cerrahi müdahalelerde hastadan yüzde 70 oranında para istendiğini söylerken, “Kampta kalan herkesin resmi bir kaydı var fakat ciddi hastalıklarda bu yeterli olmuyor” diye konuşuyor.

Sınırda kalmak

Avrupa’da 150 bin dolayında Ezidi’nin yaşadığı tahmin ediliyor.

Bu nedenle Türkiye’ye gelen çok sayıda Ezidi de Avrupa’ya gitmek istiyor.

Yenişehir kampında kalan 112 kişi, iki ay önce Bulgaristan’a gitmek için kamptan ayrılmış, fakat birçoğu Edirne sınırında polise yakalanmış.

Çadırında yemek pişiren Sebre Eme (30) de bu gruptan.

Türkiye'deki Ezidiler: Gitmek de zor, kalmak da 4
Sebre Eme, Avrupa’ya gitmeye çalıştıklarını ama Edirne’den öteye geçemediklerini söylüyor.

Eşi ve yedi çocuğuyla birlikte otobüsle Edirne’ye kadar gitmiş, ama bu girişim başarısızlıkla sonuçlanmış.

“6 bin lira verdik, karda kıyamette sınırda yakalandık. Yetmedi iki gün gözaltında kaldık. O kadar çok zorlandım ki, üç aylık bebeğimi düşürdüm” diye anlatıyor yaşadıklarını.

“Yine de Avrupa’ya gitmek istiyor musun?” sorusuna “Biz Irak’a dönmek istemiyoruz, burada da ne olacağımız belli değil, paramız olsaydı yine denerdik, ama derman için şu an bir kuruşumuz bile yok” diyor.

Yaklaşık 4 bin yıllık geçmişe sahip Ezidi toplumunun tarih anlatısının önemli bir bölümü katliamlar, aleyhlerindeki fermanlar ve hayatta kalma çabaları üzerine kurulu.

700 bin kişilik bu toplumun üyeleri, IŞİD saldırılarının da haklarında verilen 73. fermanla başladığını söylüyor.

Bu sonuncu fermandan kurtulanların hayatta kalma mücadelesi ise yine çetin geçecek gibi görünüyor.

Fotoğraf-Söyleşi: Hatice Kamer (BBC)

FİKRİKADİM

The ancient idea tries to provide the most accurate information to its readers in all the content it publishes.