Slovakya – Bratislava

12 mins read
1

Slovakya´nın en büyük şehri ve başkenti olan Bratislava biraz da Çekoslovakya´nın bölünürken bıraktığı mirastır bu ülkeye. Zira Çek Cumhuriyeti büyük ağabey Prag´ı alırken, daha geri kalmış ve üvey evlat muamelesi görmüş Bratislava´yı gördüğünüzde, bu öksüz yanını daha iyi kavrarsınız. Yine de Orta Avrupa´nın kendine has kültürü, misafirperver insanları, ki gelirinin büyük kısmını turizmden sağladığı gerçeği de yadsınamaz, küçük ve bakımsız sokaklarına rağmen en yakınındaki şansölye Viyana´dan oldukça olumlu şekilde etkilenmiş olmasına rağmen, yine de özellikle mimarisiyle Prag´a yetişmesi mümkün değildir; ve mütevazi tavırlarıyla da belki de kendisine mentör olarak seçtiği Viyana´ya gelenlerin uğrayıp uğramamakta tereddüt ettiği bir Slav kentidir.

İlk defa Viyana´da yaşamaya başlamadan önce görme şansı bulduğum Bratislava´ya Viyana´da yaşamaya başladıktan sonra bakış açım çok değişmese de, yine de şirin sokakları, ucuz alış veriş imkanı ve turizmi canlı tutmak için uyguladıkları peyzaj düzenlemeleri, modern sokak heykelleri ile, ailenizle ya da dostlarınızla bir günü doyasıya yaşama imkanı veriyor olduğu, ikinci gün ise özellikle tek başına gelenler için kitabını alıp bir parka ya da yürüyüş yolu üzerindeki herhangi bir kafeye kafanızı dinleyebileceğiniz bir dinginlik bahşettiği, ancak yine de zaman kıstasına göre pek çok turistin ya sadece geçerken uğradığı ya da sırf gezi programlarına koyulduğu için geldiği bir Orta Avrupa kentidir bana göre, eğer ki gelenler zaten ellerinde “Lonely Planet”leri ile tüm dünyayı dolaşmayı kafaya koymuş sırt çantalı gezginler değiller ise durum tam olarak böyledir ne yazık ki. Ancak dediğim gibi biraz Çekoslavakya´nın üvey evladı, biraz haksızlığa uğramış bir mazlumdur Bratislava.

Tuna nehri kıyısındaki Bratislava yaklaşık 450.000 kişilik nüfusuyla, dünyada örneğine ender rastlanır şekilde iki farklı ülkeye sınırı olan ikinci başkenttir. Slovakya´nın yönetim erkini barındıran parlamentosu, kamu binaları, üniversiteleri, müzeleri, tiyatroları ile ülkenin siyasi, ekonomik ve kültürel merkezidir de aynı zamanda. Üstelik geçmişinde güçlü izler bırakan kozmopolit ruhunu halen daha gururla taşımaktadır. 17 kadar kardeş şehri olan Bratislava pek çok sergiye ve festivale ev sahipliği yapmaktadır. Örneğin Türkiye´den gelen misafirlerimizi götürdüğümüz bir seferinde, Mavi Klise´nin önünde yolumuzu çeviren yaşlıca bir beyin yönlendirmesiyle sadece teller ile yapılan müthiş bir plastik sanatlar, heykel sergisi görme imkanı bulduk. Hem bizim için hem de misafirlerimiz için çok güzel bir tesadüfe dönüşen bu sergi gibi dönüşe yakın yağan sağanak yağmur da günü eğlenceli kapatmamıza yetti.

Bratislava Kalesi (Şato)
Bratislava Kalesi (Şato)

Bratislava´ya hafta sonu giderseniz ev sahiplerinin şehri sadece gelen misafirlere, turistlere bıraktıklarını görürsünüz, çünkü muhtemelen kendileri kır evlerine, bağ ve bahçelerine gitmişlerdir. Bu zamanlarda bomboş ve kasvetli sokaklarını yaya keşfetmek çok daha kolay. Zaten görülmesi gereken yerler birbirine oldukça yakın olduğu için, en fazla 10 dakikalık bir yürüyüş ile en uzaktaki hedefinize bile rahatça ulaşabilirsiniz.

II. Dünya Savaşı´ndan kalma şehir efsanelerinden birisi şu şekilde; Nazi güçleri ile anlaşan Bratislava´lılar şehirdeki tüm Yahudi halkını onlara teslim etmişler. Bu anlaşmanın altında yatan nedenin sadece korku olduğunu söyleyenlere göre ise, şuan dahi Bratislava´da erkek nüfusu hem korkak hem de pısırık olarak anılırmış. Bu anlatıda inanılmaz güzellikteki kadınlarının beceriklilikleri ve çalışkanlıkları da rol oynuyor sanırım. O yüzden şehrin en iyi mekanları, işletmeleri hemen hemen neredeyse tamamı kadınlara aitmiş, ya da en azından işletmecileri kadınlarmış. Bana Karadeniz kadınının çalışkanlığını da anımsatıyor bu durum.

Viyana´dan Bratislava´ya kadar olan yol ise Karadeniz yaylaları kadar olmasa da yine de otobandan değil de bizim daha çok tercih ettiğimiz şekliyle küçük köylere, kasabalara uğrayarak gidildiği takdirde, hem tarihi bazı önemli kalıntıları hem de atalarımız at koşturduğu toprakların en azından bir kısmını görme şansı bulursunuz. Onun dışında, bilinen ulaşım şekillerinin dışında, Tuna nehri üzerinden gidilen deniz otobüslü turları da tavsiye ederim, özellikle yaz aylarına denk getirirseniz seyahatinizi.

Festivalleri ve turizm faaliyetlerden bahsederken, Uluslar arası Bratislava Film Festivali´nden de bahsetmeden olmaz diye düşünüyorum. Filmlerle arası genel olarak iyi olan bu şehir, iyi bilinen bazı vizyon yapıtlarına da yaşayan sahne dekoru olmuş. Bunlardan en iyi bilinenleri Hostel filmi. Old city (eski şehir) olarak bilinen tarihi sit bölümünde yer alan Ulusal Tiyatro binası da önündeki küçük süs havuzuyla birlikte bu dekorun birer parçası. Onun dışında birbirinden çeşitli, komik ve sevimli modern sokak heykelleri ile karşılaşacaksınız. Bunlardan bazıları bir köşe başında gizlice fotoğrafınızı çeken tekinsiz   şahısla, meydandaki bir banka ahbabınız edasıyla arkanızdan yaslanmış adam ve şehrin sembolü haline gelmiş yarı açık bir kanalizasyon kapağından çıkmış kasklı sevimli amcanın hoş ve komik heykelleridir.

Tuna Nehrinden Bratislava
Tuna Nehrinden Bratislava

Tuna nehri bölgesini gezerken, nehrin kenarına kurulmuş olan şatoyu ve St. Michael´s kulesini atlamamak lazım. Gündüzleri her yerinin fotoğrafını çeken Uzak Doğu´lu turistlerle tıklım tıklım olan Old City, akşamları Kumkapı ya da Laleli benzeri bir hal alır. O yüzden belki de gelen turistlerin çoğu burayı sadece günübirlik dolaşıp, rotalarını ya Viyana´ya, ya Prag´a ya da Budapeşte´ye çevirirler. Özel arabayla giderseniz, İngiliz menşeli Tesco süpermarketin önündeki otoparka park edebilir, yolculuk alışverişinizi rahatlıkla yine bu marketten yapabilirsiniz. Onun dışında şehrin dışında sadece havaalanına giderken outlet mağazaları göreceksinizdir alış veriş için, başka da büyük market bulmak söz konusu değildir.

Piyasa fiyatları ile Viyana´nın tam tersi şekilde öğrenci merkezli bir şehirdir Bratislava. Üç ya da dört kadar üniversitesi var ve bu üniversitelerin varlığını yine en iyi old city´deki 18-25 yaş arası nüfusa bakarak teyit etmek mümkündür. Bratislava´da yaşayıp, Viyana´da eğitim alan bir arkadaşımın şahsi fikrine göre, Mendel bu şehirde zar tutuyormuş; çünkü burası için genetik havuzdan değil de, sadece genetik filtreden söz etmek mümkünmüş. O derece küçük bu şehirde, o derece birbirinin kopyası Slavlar yaşıyormuş.

Çekoslovakya´nın bölünmesine, yani 1993 yılına kadar herhangi bir Parlemento´ya ihtiyaç duymayan Bratislava´nın, günümüzde de esasında çok da etkileyici olmayan bir Parlamento binası var. Yine de Budapeşte´nin yeni ve ihtişamlı Parlamento binasıyla karşılaştırmak bizce haksızlık olur, ama sebebi büyük abi Prag´a olan kızgınlık mıdır bilinmez, kent kendisine örnek olarak Viyana ve Budapeşte almış durumdadır gibi bir hali vardır.

FİKRİKADİM

The ancient idea tries to provide the most accurate information to its readers in all the content it publishes.