Türkiye bir yol ayrımında: İstanbul’da terör saldırısı ve NATO’nun kuzeye doğru genişlemesi

7 mins read

Seyed Alireza Musavi / de rt com

Türkiye bir terör saldırısıyla sarsıldı. Ankara bu saldırıyı sadece Kürt milislerin bir başka intikam saldırısı olarak değil, aynı zamanda jeopolitik çalkantılar içinde Türkiye’ye karşı kullanılan ve ülkeyi istikrarsızlaştırmaya yönelik bir manivela olarak görüyor.

Pazar günü öğleden sonra İstanbul İstiklal Caddesi’nde meydana gelen ve altı kişinin ölümüne, 83 kişinin de yaralanmasına yol açan saldırı, Türkiye’nin en son 2015 ve 2016 yıllarında sözde İslam Devleti (İD) ve Kürt aktivistlerin sorumlu tutulduğu bir dizi kanlı terör saldırısının hedefi olduğu dönemdeki anıları yeniden canlandırdı. Bu arada Türk polisi bir şüpheliyi tutukladı. Polisin Pazartesi günü yaptığı açıklamaya göre Suriye kökenli Ahlam Albashir, terör saldırısı talimatını PKK/YPG/PYD terör örgütünün Suriye’nin Ayn el-Arap kentindeki merkezinden aldı.

Türkiye, ABD’yi yasaklı Kürt İşçi Partisi PKK’nın Suriye kolu olan YPG’yi desteklemekle suçluyor. İşte bu grup şimdi terör saldırısından da sorumlu tutuluyor. Türkiye halihazırda Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılmasını şarta bağlamıştır. Ankara NATO’nun planlanan genişlemesini ancak Finlandiya ve İsveç’in YPG ile aralarına eskisinden daha net bir mesafe koymaları halinde kabul edecektir. Üç devletin müzakere ettiği memorandumda PKK terör örgütü olarak tanımlanırken, Suriyeli Kürtlerin örgütü YPG terör örgütü olarak tanımlanmıyor. Ancak Türkiye bunun için bastırmaktadır.

ABD’nin müttefiki olan YPG milisleri Suriye’nin kuzeyindeki birçok bölgeyi yasadışı olarak işgal ettiğinden, bu konu ABD ile Türkiye arasında sürekli bir sürtüşme kaynağıdır. Suriye’nin petrol rezervlerinin ABD tarafından yağmalanması Temmuz 2020’de ortaya çıkmıştır. Kuzey ve Doğu Suriye’deki Kürt özyönetimi Ağustos 2020’de ABD ile bir petrol anlaşması imzalamıştı ve o tarihten bu yana Suriye’nin petrol rezervleri ABD ve Kuzey Suriye’deki Kürt milisler tarafından yağmalanıyor.

İstanbul’daki saldırıdan kısa bir süre sonra Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ABD hükümetinin Kürt gruplara yönelik tutumunu eleştirdi. “Sözde müttefiklerimizin … samimiyetsizliğini” eleştirdi. “Saldırı emri Suriye’nin kuzeyindeki Kobanê kentinden geldi” dedi. Soylu keskin bir ifadeyle ABD’den gelen taziye mesajlarını “olay yerine ilk gelen suikastçıya” benzetti. Türk İçişleri Bakanı’nın komşu Yunanistan’ı da eleştirdiğini belirtmek gerekir: “Teröristleri yakalamasaydık, Yunanistan’a gideceklerdi.”

Bu çerçevede Türkiye, son saldırıyı sadece Kürt milislerin bir başka intikam saldırısı olarak değil, aynı zamanda ülkeyi istikrarsızlaştırmaya yönelik jeopolitik karışıklıkta Türkiye’ye karşı kullanılacak bir kaldıraç olarak görüyor. Ukrayna savaşı sayesinde Batı, öngörülebilir gelecekte Avrupa ile Rusya arasındaki her türlü yakınlaşmayı tersine çevirmeyi başarmıştır. Batı aynı zamanda Rusya ile Türkiye arasındaki ilişkileri de sabote etmeyi amaçlıyor. Washington şimdi Türkiye’nin Rusya’ya doğru rotasını değiştirmesini sağlamak için çok hesaplı bir şekilde Yunanistan kartını oynuyor.

Türkiye’deki saldırıya paralel olarak İran da Pazartesi günü Kuzey Irak’taki hedeflere saldırdı. Tahran bu hava saldırılarıyla Kuzey Irak’ta faaliyet gösteren Kürt grupları hedef aldı ve onları İran’da son dönemde yaşanan huzursuzluğu kışkırtmakla suçladı. Mahsa Amini adlı 22 yaşındaki İranlı bir kadının ölümü, Eylül ayı ortasında İran’da bir protesto dalgasına yol açmış ve Batı’nın olayla ilgili olarak yürüttüğü kampanya nedeniyle kısa sürede ayaklanmalara ve şiddet olaylarına dönüşmüştür. Son haftalarda Batı medyası, ölen “Mahsa “nın Kürt kökenli olması nedeniyle haberlerinde ayrılıkçı eylemcileri öne çıkarmaya çalıştı.

İstanbul’da yoğun bir yaya bölgesinde meydana gelen patlama Türkiye için bir uyarı sinyali niteliğindedir. Saldırı nihai olarak Türkiye’nin turizm sektörünü hedef almaktadır ve ciddi bir ekonomik zarara yol açmaya yönelik bir duyuru olarak anlaşılmalıdır.

Son terör saldırısı sadece Ankara-Washington ilişkilerini değil, aynı zamanda NATO’ya üye adayı İsveç ve Finlandiya ile ilişkileri de etkileyebilir. Türkiye’nin Doğu ve Batı arasındaki tahterevalli politikasını yeniden gözden geçirmesinin tam zamanıdır. Ancak Avrasya kampına geçmesi halinde Türkiye’yi çalkantılı günler bekliyor.

makalenin ana kaynağı: https://de.rt.com/